7 Mart 2017 Salı

Erken Kaybedenler - Emrah Serbes

“Öne çıktım, ‘göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok,’ dedim, ‘arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar’. “

Erken Kaybedenler, 8 küçük öyküden oluşan bir derleme kitap. Öykülerin her birinde Emrah Serbes, birbirinden farklı 7-17 yaş arası gencin gözünden ve hayatlarından kısa kesitler veriyor. Bu kitap bu bakış açısıyla yazılması açısından bir ilk; çünkü daha önce genç erkeklerin iç dünyasını farklı açılardan bu derinlikte ve açıklıkta inceleyen bir kitaba rastlamadım. Emrah Serbes’in, dolayısıyla kitabın samimiyetine inanmamak mümkün değil. Mutlaka bir gün bir yerde yaşanmış olaylar izlenimi ediniyorsunuz kitabı okurken. Olayların akışı, karakterler ve duygu betimlemeleri olabilecek en doğal ve yalın haliyle yazıldığından su gibi okunup giden bir kitap.
Ancak öncesinde kallavi bir kitap okuduysanız, beklenti eşiğini düşük tutmakta fayda var. Doğallığına ve akıcılığına karşın her öyküde farklı bir kişi olduğu varsayılan ana erkek karakter aslında öykülerin hemen hepsinde aynı duyguyu veriyor okuyucuya. Kitabın bütünlüğü açısından belki de istenen bu durum, ana karakterlerin farklı kişiler olmalarına rağmen bir ağızdan konuşuyor gibi yazılması, birbirlerinden farklı olay sarmallarının içerisinde olsalar da aynı düşünce yapısında olduklarını görmek farklı olayların içine atılmış aynı karakteri okuyor izlenimi de yaratabiliyor. Emrah Serbes’in esprili ve duru dilinin her öyküde kullanılması kitabı eğlenceli kılsa da bir bakıma açıdan bir dezavantaja dönüşebiliyor.

Öykülerden ilki ‘Anneannemin Son Ölümü’. Ailesini bir trafik kazasında kaybetmesinin ardından anneannesiyle yaşayan bir çocuğun anneannesiyle kurduğu garip ama duygusal bağı anlatıyor. Öykünün sonunda okuyucunun yüzünde yarattığı gülücük, sonraki öykülerin de beklenmedik durumlarla ve esprilerle bezeli olacağının ufak bir sinyali sayılabilir. İkinci öykü olan ‘Zannettiğin Gibi Değil’, herhalde kitaptaki en etkileyici öykü olsa gerek. Öykü tam olarak isminin hakkını veriyor, öykü boyunca beklenen hemen hiçbir şey beklendiği gibi çıkmıyor. Karakterle beraber okuyucuyu da bir duygudan diğerine sürükleyen hikayede ana karaktere kızmakla kızmamak arasında kalıyorsunuz. Aynı anda birkaç konu da işlendiğini de söylemek mümkün ve bu durum hikayenin lezzetini arttırıyor. Sonraki öykü olan ‘Korhan Ağbi’nin Kardeşi’nde 90lı yıllar çocuklarının hemen hepsinin kendisinden bir şeyler bulacağı klasik bir mahalle arası hikayesi dinliyoruz. Bu biraz da sert hikayeden sonra ‘Denizin Çağrısı’ içimizi yumuşatan bir öykü olarak karşımıza çıkıyor. Küçükken yaşanılan, şimdi dışarıdan bakıldığındaysa ufacık görünen ikilemlerin ve çocuk saflığının derinlerine inme fırsatını yaşıyoruz bu öyküde. Daha sonra gelen ‘Cahide’yse, yine bir çocuk saflığıyla ergenlik arzularının harmanlandığı bir tür geçiş öyküsü. ‘Üst Kattaki Terörist’, diğer öykülerden farklı olarak, ana karakterin dışında birkaç toplumsal olaya da değiniyor ve üzerine biraz daha düşünmemizi sağlıyor. ‘Alçakgönüllü Arzular’ da ‘Zannettiin Gibi Değil’de olduğu gibi ismine tam oturmuş bir öykü. Biraz ‘Cahide’ tadında, biraz da ailelerin bakış açısını katan yine güzel bir geçiş öyküsü denebilir. Son olarak ‘Kimi Sevsem Çıkmazı’ysa sona konmayı hak ettiğini düşündüğüm bir öykü. Diğerlerine göre biraz daha uzunca bir his veriyor, devamı yazılsa okunacakmış gibi damakta bir tat bırakıyor. Bu sefer babasıyla beraber dükkanlarında çalışan bir çocuğun öğretmeni ve öğretmeninin iki kızı arasında yaşananları okurken bir yandan da ailenin ve dükkanın hikayesine misafir oluyoruz. Diğerlerine göre gerçekçilik payı düşük olan bu öykü, yine de okuyucuyu şaşırtmayı ve duygulandırmayı başarıyor.

Erken Kaybedenler, biraz eğlenceli biraz duygusal ve tabiri caizse ‘çerez gibi’ okunacak kitap arayanlar için ideal bir kitap. Bu kitabı okuyup yazarı kendine yakın hissetmemek mümkün olmasa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder